Kızıl Bayrak'tan...
Oldukça yoğun bir haftayı geride bıraktık. Yaz mevsiminin sıcaklığına paralel olarak gündem de oldukça ısındı. İçeride ve dışarıda son derece önemli gelişmelerin üst üste düşerek anlamlı bir bütün oluşturduğu bu tablo, ülkede ve dünyada içerisinden geçtiğimiz tarihsel dönemin tüm temel çizgilerini yansıttı. Kapitalizmin derinleşen krizi, krizin fatura edildiği emekçilerin dünyanın her köşesinde büyüyen isyanı, gerici savaş ve saldırganlık politikalarında belirgin tırmanış... Tüm bunların en çarpıcı biçimleriyle görünür olduğu bir tabloydu sözkonusu olan. Gazetemizin baştan sona tüm bir içeriği de bu tabloyu yansıtmaya, onu yorumlamaya ve çözümlemeye çalışmaktadır.
Kapak yazımızda çarpıcı gelişmelerle belirginleşen bu tabloyu ele aldık. Onu en genel çizgileriyle hatırlatarak tarihsel-devrimci misyonumuzun altını çizdik. Orta sayfamızda, yaşanan kriz ile birlikte siyasal ve sosyal gelişmeleri tarihsel-teorik bir çerçevede ortaya koyan, güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan Ekim’in 2009 Mayıs tarihli temel bir değerlendirmesine yer verdik.
Bunu tamamlamak üzere İsrail ve İngiltere’deki sosyal hareketlilikleri de ele alan, değerlendiren yazılara ve yaşananların canlı bir aktarımını yapan haberlere genişçe yer verdik. Ayrıca dünya sayfalarımızda çeşitli ülkelerde de gelişip güçlenen sosyal mücadele örneklerine ilişkin haberler yer almakta.
Arka kapağımızı, kapitalist krizle emekçilerin büyüyen öfkesinin bütünlüğünü ortaya koyan bir anlayışla düzenledik.
Ön kapağımızda ise Suriye merkezli yoğunlaşan uşaklık-taşeronluk çizgisini ele aldık. Kuşkusuz bu konu da yukarıdaki çerçevenin içerisinde anlamını buluyor. Politik bakımdan tüm zayıflığına karşın Suriye’deki hareket Ortadoğu’daki halk isyanları dalgasının bir parçasıdır. Emperyalistler ise Libya’dan sonra Suriye’ye de müdahale ederek düzenin temellerine yönelme gücü gösteremeyen hareketi hegemonyalarını sağlamlaştırmanın bir olanağı haline getirmek istiyorlar. Dinci-gerici partinin dümenini tuttuğu Türk devleti de bunun için aktif taşeronluk yapıyor. Geçtiğimiz hafta bu bakımdan çarpıcı ve ibretlik bir tablo ortaya çıktı.
Kuşkusuz bu gelişmenin bir parçası da Kürt sorunu olmaktadır. İran’la kurulan gerici uzlaşma zemininde Kürt hareketini bastırmak için askeri bir operasyon hazırlığı yapılmaktadır. Öyle ki, Suriye’nin “iç mesele” olarak görülmesinin en önemli nedenlerinden biri de buradaki Kürt dinamiğinden duyulan korkudur. Sayfalarımızda konuyla ilgili temel bir değerlendirmeye yer verdik.
İşte bu gelişmeler tablosu dünyada, bölgede ve ülkede yaşanan gelişmelerin içiçeliğini göstermekte, aynı zamanda ise işçi sınıfı ve ezilen halkların kaderini her zamankinden daha yakın biçimde birbirine bağlamaktadır. Bu da haliyle emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı enternasyonal dayanışma ve mücadelenin önemini, olanaklarıyla birlikte büyütmektedir.
|